Yükleniyor...
MEKSER 35 yıllık sanayi deneyimi ile yüksek kaliteli ve düşük maliyetli endüstriyel ürünlerin temini ve üretimi yapan bir firmadır.
Firmamız Başkent Organize sanayi bulunmaktadır. Güçlü ticari yapımız ve deneyimli kadromuz ile Modüler Su Depolama sistemleri, ısıtma - tesisat - konstrüksiyon işleri , su yalıtım işleri ile, adblue, safsu, antifiriz ve cam suyu gibi kimyasalların olduğu ürünleri üretmekteyiz
Web, mail, telefon ve fax yoluyla irtibata geçilebilir.
Mail adresimiz : info@mek-ser.com
Telefonumuz: 0 312 641 40 04
Fax : 0 312 641 15 44
Ayrıca iletişim formumuzdaki hangi konu hakkında bilgi istiyorsanız o birimle ilgili kısmı doldurarak da size en kısa zamanda ulaşabiliriz.
Satış sitemiz www.mek-ser.com.tr ‘dir. Web sitemizin ssl sertifikalı, güvenli mail order satış sistemi bulunmaktadır. Firmamıza gelerek de kredi kartı ile tahsilat yapılabilir. Detaylı bilgi için pazarlama ve satış departmanımızdan da bilgi alabilirsiniz.
Modüler su deposu parçalar halinde fabrikasyon olarak üretilmiş, yerinde montaj olan bir depo türüdür.Yerinde civatalı birleştirildiği için en dar yerlerde bile en büyük depolar kaynak işlemi olmadan montaj yapılabilir. Nakliyesi avatajlıdır. Üzerinde ek işlemler olmadığı için son derece dayanıklı ve temiz bir sistemdir.
Kaynaklı depolar ve plastik depolardaki dezavantajlar bu sistemde yoktur. 1 m3 ile 3000 m3 arasında üretilebilir.
Depolanacak olan sıvının niteliğine göre değişkenlik gösterir. Paslanmaz 304 , 316 kalitelerde , galvaniz ve boyalı alternatifleri vardır. Ayrıca özel kaplamalı alternatiflerimizde mevcuttur. Örnek olarak sadece kullanma ve sulama amaçlı kullanım istiyorsanız galvaniz veya boyalı tip öneririz. İçme suyu depolama amaçlı kullanılacaksa paslanmaz veya kaplamalı depoları öneririz.
Kullanılacak olan yerdeki ihtiyaca göre belirlenir. Örnek olarak ortalama bir apartman dairesinin günlük kullanımı 250lt ile 500 lt arasında değişir. 20 daireli bir apartman için içme ve kullanma suyu deposu olarak ortalama 10 m3 lük bir depo seçilmesi halinde su kesintilerinde 1 günlük ihtiyacı karşılayacaktır.
Satış personelimize en boy yükseklik ve kapasitenizi bildirmeniz yeterlidir. Ayrıca malzeme alternatifinin seçiminde de kullanım yerini ve depolanacak sıvının niteliklerini de belirtmeniz gerekmektedir. Yükseklikler aşağıdaki gibidir.
Hayır zarar verilmeden , bir insanın geçebileceği kadar bir yerden geçerek montaj mahallinde deponun montaj işlemi gerçekleştirilir.
Mahallinizde gerekli depo hacmini sağlayacak bir alan olması gerekmektedir. Şekildeki boşluklar için yer olmalıdır. Ayrıca zemininde düzgün olması gerekmektedir. Eğer ki zemin düzgün değil ise (meyilli ve bozuk) beton kaide veya plastik kaide alternatiflerimiz vardır.
Eğer zemininiz de meyil yok ise beton kaideye gerek yoktur. Plastik kaide alternatifleri ile depo zemine sorunsuz bir şekilde yerleştirilebilir.
Depolanacak sıvının niteliği malzeme seçimi konusunda en önemli kriterdir. Suyun niteliklerini satış personelimize bildirdiğiniz takdirde sizin için en uygun çözüm bulunacaktır.
Hayır, deponun üzerine hiçbir yük gelmemelidir. Sadece kendi ağırlığını taşıyabilecek şekilde dizayn edilmiştir.
Modüler depolarımız taban, tavan ve yan modüller oluşur. Her bir parçası birbiri içinde aynı yapıya sahiptir. Birleştirme şeklimiz modüller arasına conta konularak, cıvata ile gerekli tork da sıkma işlemi sonrasında montaj edilmektedir. Sızdırmazlık aradaki conta vasıtası ile sağlanmaktadır.
Evet taşınabilir. Depolarımızın her bir parçası birbirine cıvatalı bir konstrüksiyon ile birleştirilmiş olduğundan dolayı tekrar de monte - monte imkanı vardır. Ayrıca yeniden de monte -monte esnasında kapasitesinde de değişiklik yapılabilir.
Depo bakımı yetkili firmamız tarafından yapılmalıdır.
Depolarda bekleyen sular nedeni ile , suyun niteliğine bağlı olarak kir, tortu, paslanma ve korozyon oluşabilir. Depolara yapılan periyodik bakımlar ile bu tür tehlikeler atlatılır, deponun ömrünün uzaması sağlanır.
Depolarda bekleyen sular , ayrıca içeride bakteri oluşumuna sebep olur ve bu bakteriler depo temizliği yapıldığında yok olur.
Şebeke sularında gelen klor gibi malzemeler özellikle paslanmaz depoların metal kısmı ile etkileşime geçer ve korozyon başlatır. Eğer müdahale edilmez ise depolarda delinmeler başlar.
Depoya dışarıdan gelebilecek paslanmaya neden olan veya kendisi pas nitelikli malzemeler depo yüzeylerinde yapışarak yer ederler, zaman içerisinde çoğalarak depoya ve içerisindeki suya zarar vermeye başlarlar.
Modüler depolarda en büyük etkiyi devamlı gerilim halinde bulunan gergi çubukları görür. Eğer gergilerdeki tahribat için tedbir alınıp önlenmezse, gergi çubuklarının kopmasına, deponun patlamasına neden olabilir.
Depo üzerindeki vana, havalık, flatör, seviye göstergesi gibi armatörlerinde zaman zaman mutlaka bakımlarının yapılması gereklidir. Aksi takdirde bu cihazlar zaman içerisinde özelliklerini kaybeder, paslanır ve çalışmaz hale gelir.
Aşağıda tanımlanmıştır.
AdBlue® %32.5 üre ve %67.5 sudan oluşan temiz, zehirli olmayan, yanmayan ve kokusuz bir solüsyondur. AdBlue dizel yakıtlı ağır hizmet taşıtlarının oluşturduğu NOx-emisyonunu kimyasal olarak azaltır. Renksiz ve toksik olmayan bir sıvıdır. AdBlue, Euro 4-5-6 standartlarını karşılayan SCR'li dizel araçlar için kullanılması zorunlu bir üründür.
AdBlue® teknolojisi sayesinde çevreye zarar veren NOx gazların temizlenmesi sağlanmaktadır. Ağırlıklı olarak ticari araçlarda kullanılır. AdBlue® kullanımı için araçlara ek tanklar konulmuştur. Bu tanklar SCR sisteminin Adblue® tanklarıdır. Adblue® bu özel ısıtmalı tanklarına doldurulur.
Ticari araçlarda yaklaşık olarak 100 km’ de 1,4 litre AdBlue® harcanmaktadır.
SCR teknolojisiyle donatılmış araçlarda sisteminin çalışmasını kontrol etmeye yarayan sensörler mevcuttur. Eğer AdBlue® tankı boş ise, motor durduktan sonra bir daha çalışmaz Eğer sistem bu aşamaya geçmiş ise aracın tekrar çalışabilmesi için AdBlue® dolumu gerekir. Kullanılmaz ise İzin verilen emisyon düzeylerinin aşılmasında katalizör kısa sürede hasar görür. Filtrelerden sıvı geçişi sağlanmadığı için filtreler kurur ve büzüşür. Sonuçlar OBD sistemi (Cihaz Üzerindeki Diyagnostik Sistem) içinde saklanır.
Çevreye verilen zararı azaltır. Temel faydası budur. Bir karşılaştırma yapabilmesi için AdBlue kullanan 35 yeni araç SCR sistemi olmayan 10 yaşındaki eski bir aracın çıkardığı katı madde ile aynı miktara sahiptir.
Yapılan testlerde AdBlue mazot tüketimini %3'e varan oranlarda azalttığı görülmüştür.
1. 20°C'de AdBlue özgül ağırlığı 1087 - 1093 kg/m3'tür. Dolayısı ile sudan ağırdır. Bu nedenle 18 lt ambalaj , dara ile birlikte yaklaşık 20,6 kg gelir.
2. Donma noktası -11,5°C dir. Fakat tekrar tekrar yeniden eritilerek kullanılabilir.
3. Güçlü aşındırıcı özelliklere sahip olduğundan karbon çelik, bronz , galvaniz gibi metaller, ve bazı plastiklerle temas etmemelidir. Bu nedenle en az 304 kalite paslanmaz çelikten imal depolarda ve önerilen plastiklerde depolanması tavsiye edilir.
4. Ürün yaklaşık 9.0 pH değeriyle kısmen alkalindir
Adblue®, özel hammaddelerden üretilmektedir. Lisanssız ürünlerde kullanılan tarımsal üreler, AUS32 standardını karşılayacak üreyi sağlayamamanın yanında, ihtiva ettiği diğer ağır metallerden dolayı Seçimli Katalitik İndirgeme sistemine hasar verir. Araç olduğundan daha fazla Adblue® tüketmeye başlar fakat egzozdan atılan zararlı gaz miktarı gerektiği kadar atılamadığı için atılan duman basıncı motor sistemine büyük hasar verebilir.
İyice gölge ve kuru bir yerde -11° C ilâ +30° C arası sıcaklık şartlarına uyulması şartıyla, saklama ömrü en fazla 12 aydır.
Ürün direkt gelen güneş ışığından korunmalıdır.
Ürün yakıt, yağ, gres, deterjan ve diğer maddelerle kesinlikle karıştırılmamalı ve hiçbir yabancı madde ile temas ettirilmemelidir.
AdBlue® toksik değildir ve uygun şekilde kullanılırsa insanlara, hayvanlara veya çevreye karşı herhangi bir risk oluşturmaz. Ürün yaklaşık 9.0 pH değeriyle kısmen alkalindir ve bu nedenle alüminyum, pirinç, yumuşak çelikle doğrudan temas ettirilmemelidir. Paslanmaz çelik ve plastik tanklar ve fittingler tavsiye edilir.
AdBlue® ile çalışılırken alınması gereken önlemler arasında deri ve gözlerle temas etmesinden kaçınmak bulunmaktadır. Ayrıca, eğer zemine dökülürse kayma tehlikesi arz eder.
AdBlue® yanıcı değildir. AdBlue® - 11,5 °C’de donmaya başlar. AdBlue® donduktan sonra da eritilerek kullanılabilir. AdBlue® eridikten sonra sorunsuzca kullanılabilir.
SCR, Seçici Katalitik İndirgeme (Selective Catalytic Reduction) demektir ve dizel motorların egzoz gazındaki nitrojen oksit (NOX) emisyonlarının azaltılmasını sağlayan bir teknolojidir. Egzoz gazına %32.5 üre ve %67.5 sudan oluşan AdBlue® solüsyonunun enjekte edilmesini temel almaktadır. AdBlue®'daki üre, yüksek sıcaklıktaki egzoz gazıyla tepkimeye girerek amonyağa (NH3) dönüşür ve bu amonyak, katalitik konvertörde nitrojen oksitler (NO ve NO2) ile tepkimeye girerek zarasız nitrojen (N2) ve su (H2O) buharına dönüşür.
Adblue suyu saf su içerir. Adblue çoğunlukla saf sudur. Daha fazla su ekleyerek araç giderlerini düşürmek gibi bir düşünce büyük hasar yol açar.Fakat çözeltideki mineral yoğunluğunu değiştirmek sistemin tamamının bozulmasına yol açar. Adblue %67.5 deionize (mineralsiz - iyonsuz) sudur. Tanktaki minreal dengesi değiştirilerek SCR (seçici egzos filtresi) ekstra doza maruz kalır. Bu durum aşağıdaki sonuçları doğurur. Adblue SCR sistemi adblue sistemini besleyemez. Adblue sistemi ECU (elektronik kontrol ünitesi) 'ya gücü azalma sinyali verir. Çünkü NOx gazlarının oranını azaltmak ister. Böylece ortaya büyük hasar çıkabilir.
AdBlue®, VDA (Verband der Automobilindustrie e.V - Otomobil Endüstrisi Derneği ) tescilli markasıdır. Dünya çapındaki tüm markalarında AdBlue® kullanma lisansına sahiptir. Kimyasal üretim yapan firmalar tarafından üretilir ve sadece lisanslı üreticiler ve distribütörlerin AdBlue® ismini kullanma yetkisi vardır. Bu nedenle satın alınan AdBlue ürününün VDA lisansının olup olmadığı sorgulanmalıdır.
1. Üretici firmanın AdBlue® tescilli markasına ve TS 22241-1 standartlarına sahip olduğuna dikkat edilmelidir.
2. Ürünün son kullanma tarihinin geçmediğinden emin olunmalıdır.
Üzerinize ve cildinize AdBlue® döküldüyse bol su ile yıkamanız gerekir. AdBlue araç üzerine dökülürse, yüzeyi suyla temizleyiniz, boya üzerinde kuruyup kristalleşmesi boyalı yüzeylerde korozyona neden olabilir.
1. Çöpe atılmamalı, sıvı halde kanalizasyona dökülmemelidir. Çevreye atılmamalıdır.
2. Temizlemek gerektiğinde toplanmalı, bertaraf etmek üzere uygun kaplarda biriktirmeli, ulusal yönetmeliklere uygun biçimde bertaraf edilmelidir.
Depo temizlik ve bakım ile ilgili Sağlık Bakanlığına ait bir genelge vardır.
Depoların 6 ayda bir temizlenmesi gerekiyor.
Kazan ve basınçlı kaplar ile ilgili bir genlge vardır.
Kazanların yılda bir periyodik bakımlarının yapılması gerekir.
DEPO – HİDROFOR GARANTİ ŞARTLARI
DEPO TAŞIYICI BETONU İLE İLGİLİ BİLGİLER
Kullanılan beton kalitesi en az C25 olmalıdır. Biz sorun yaşamamanız için C30 beton kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Betonun teknik özellikleri ve karışım oranları şu şekildedir.
1 m³ Beton içeriği:
Çimento: 340 Kg
Su: 200 Kg
İnce Agrega: 757 Kg
Kalın Agrega:1135 Kg
Basma Dayanımı:300 Kg/cm²
Beton kalınlığı minimum 10cm olmalıdır. Yer ve zamanın uygun ise 15 cm kalınlık tavsiye ediyoruz.
Betonun normal ortam sıcaklığında (20 ºC) kürlenme süresi 28 saattir. Bu sürenin altında depoyu monte etmeyiniz. Eğer betona buhar verme imkânı var ise 8 saatte kürünü tamamlar. Kış şartlarında soğuk ve mukavemet için beton katkı kimyasalları kullanılmalıdır.
Daha mukavemetli olması istenilen depolarda 1m³ beton içine 35 kg dramix çelik tel katılabilir veya beton içine elyaf serilebilir.
Kaide yüzeyi düzgün ve eğimsiz olmalıdır. Zeminde eğim var ise beton kaide ile eğim yok edilmelidir.
Bu önerilen beton kaide ile depo aralığını tek başına taşıyıcı nitelikte değildir. Esas taşıyıcı bu kaide altındaki zemindir. Zemin yüzeyinde çökme olmamasını sağlamak için uygun nitelikte ve mukavemette beton atılmalıdır.
Beton kaide ölçüleri verilen ölçülere uygun olmalı. Büyük veya küçük ebatlar depo montajına engel niteliktedir. Depo ile duvar aralarındaki boşluklara kesinlikle beton atılmamalıdır.
Saf su nedir?
Saf su içinde önceden var olan minerallerin, damıtma gibi yöntemlerle, alınmış olduğu sudur. Saf su içinde özellikle çocuklar ve yaşlılar için gerekli olan, kalsiyum, magnezyum, bikarbonat, sülfat, klorür gibi mineraller bulunmaz. Sertlik değeri çok düşük olan sular, (örneğin yağmur suyu) bir tür saf su sayılır.
İyonlarından ayrıştırılmış saf suya deiyonize su denir.
Deiyonize kriterindeki su organik veya inorganik bileşenler barındırabilme ihtimali olan fakat iyonlarından ayrıştırılmış sudur. Yani ultra saf su deiyonizedir fakat deionize (iyonsuzlaştırılmış) tamamen saf olmayabilir. Bunun için kriter olarak iletkenlik kullanılır.
Suyun içinde çözünmüş ve kararlı olmayan elementler iyon olarak elektriksel yük taşır. İletkenlik değeri evrensel olarak siemens-metre birimiyle ölçülür.
Birim büyüklüğü olarak mikrosiemens kullanılır. Diğer kullanımları: microSiemens-centimeters, µS-cm, µS, microS, microsiemens...
Bu değerler 3 ayrı kategoride incelenir.
0 - 0,065 arası: ultra saf su, 1. kalite
0,065 - 10 arası: genel saf su, 2. Kalite
10 - 30 arası: 3. kalite
Saf suyun özellikleri arasında en önemlisi mineralleri de dahil içerisindeki tüm maddelerden ayrıştırılmış olmasıdır. Saf su genellikle 70 - 80 dereceye kadar ısıtılan suyun buharının yoğunlaştırılarak ayrı bir kaba aktarılmasıyla elde edilir, bu işleme distilasyon ya da damıtma adı verilir.
İçme suyu kaynak olarak alındığında reverse osmosis, deiyonizasyon, damıtma (distilasyon), iyon değişimi, filtreleme ve diğer uygun metotlar kullanılarak saf su üretilmektedir.
Saf suyun evlerde, sanayide ve tıpta pek çok kullanım alanı vardır. Uçak motorlarından akvaryumlara, otomobillerin akülerine kadar heryerde saf su kullanımına rastlayabiliriz. Otomotiv sektörü, kozmetik endüstrisi, tekstil sektörü, içecek ve alkollü içecek endüstrisi de saf suyun kullanıldığı yerlerdendir. Hava nemlendirici cihazlar, uyku apnesi hastaları için kullanılan cihazlar ve soğutma sistemlerinde de saf su vardır. Tıpta enjeksiyon esnasında kullanılan ilaç çoğu zaman saf suyla inceltilerek uygulanabilir. Buharlı ütülerde de saf su kullanılır. Bazı laboratuvar çalışmaları ya da endüstriyel işlemler iki kere damıtılmış saf su gerektirebilir.
Deniz suyundan başka su kaynağının olmadığı kurak yerlerde ya da su kaynaklarının çok kirliği olduğu yerlerde arıtma yoluyla elde edilen saf su içme suyu olarak da kullanılır. Saf su elde etme işlemi sudaki sodyum, kalsiyum, demir gibi önemli mineralleri yok ettiği için saf suyun içme suyu olarak kullanımı tartışmalıdır, bazıları sağlıklı olduğunu iddia etse de bazı doktorlar ve bilim insanları ise saf suyun içme amaçlı tüketiminin sağlıksız olduğunu belirtmektedir. İçme suyu amacıyla kullanılacak saf suya bazen dışarıdan mineraller eklenebilir.
Saf Suyun Özellikleri
Saf suyun içiminin tek avantajı içerisindeki virüs ve bakterilerden arınmış olmasıdır. Bağırsak enfeksiyonu gibi durumlarda tercih edilebilir ya da normal içme suyunun yanı sıra iki günde bir saf su bir bardak tüketilebilir.
Saf suyun kokusu, tadı ve rengi yoktur. Günümüzde daha düşük maliyetli olduğu için endüstride saf su yerine deiyonize su da kullanılmaya başlanmıştır. Sertlik derecesi oldukça düşük olan yağmur suyu da bir çeşit saf su sayılır.
Saf suyun bir özelliği de iletken olmamasıdır. Saf su elektrik akımının iletilmesini sağlayan serbest elektronları içermez, elektriği iletmez, yani nötrdür.
Saf suyun değerleri şu şekilde olmalıdır:
Sıcaklık: 20 c
Bulanıklık: <5
Koku: Yok
Tuzluluk: 0
TDS (PPM): 0.01
Karbonat (CO): <0.01
Bikarbonat (HCO): <0.01
Klorür (CL): <0.01
Nitrat (NO): <0.3
Sülfat (SO): <0.01
Fosfat (PO): <0.01
Kalsiyum (CA): <0.01
Potasyum (K): <0.01
Magnezyum (MG): <0.01
Sodyum (NA): <0.01
Demir (FE): <0.01
Su Nedir ?
Su nedir sorusuna öncelikle canlılar için hayati öneme sahip olan sıvı cevabını verebiliriz. Su kohezyon özelliğine sahip olan, renksiz, tatsız ve kokusuz sıvı bileşiktir. 2 adet Hidrojen atomu ve 1 adet Oksijen atomundan oluşur. En küçük canlıdan, en büyüğe kadar tüm canlıların biyolojik yaşamlarını ve faaliyetlerini sağlayan bir sıvıdır. Yanıcı özelliği bulunmadığı gibi, ateşi söndürme özelliği bulunduğundan, yangınlarda fayda sağlar. Yeryüzünün %70'i sulardan oluşur. Bu suların az bir kısmı kullanabilir özelliklere sahiptir. Bu suların %2,5'luk oranı içilebilmekte ve
Suların Sertliği
Suların sertliği, sularda bir çok değişik bileşikler çözünür bunlar ise mg/1 diye ölçülür, karbonat, kalsiyum oksit, kalsiyum ya da kalsiyum çeşidinden ifade edilerek toplanabilir. Çözülen bu bileşiklerden genellikle kalsiyum ve magnezyum gibi iki ayrı oksidasyon değerli olan iyonlardır. Sabunun kuvvetini keserek köpürme gücünü azaltırlar. Isıtıcılarda, sıcak su borularında, buhar kazanlarında ve çaydanlıklarda kireçlenmelere neden olur. İyonların sabunla birlikte köpürmeye yönelik direnme gücüne sertlik denir. Bu nedenle sabun sertliğini ölçebilmek için mutlaka bir ölçek olmalıdır.
Sabun suda ki sertlik çökelti; 2C17 H35 COONA++=(C17H35COO) 2 M+ Na +
Denklemde de görüldüğü gibi, suyun sertliğini meydana getiren iyonları, sabun, içine alarak çökeltip köpürmeye başlar. Bu duruma göre suda bulunan iki değerli iyonlar çok ise, değişik bir sözle anlatacak olursak suyun sertliği olabildiğince fazla ise, sabun kullanımı ve buhar kazanları, sıcak su boruları, kullanılan diğer su ısıtıcılarında taş tutma olayı yani kireçlenmeler daha da çoğalacaktır. Bu nedenle gerek fazla sabun tüketimi ve suların temparatür değişikliği, kireç tutması, ekonomik olan temizleme ve ısıtma işlerinin zorlaştırılması nedeni ile su sertliğinin çözümü nedeni ile araştırılmaya değer.
Sertliğe neden olan katyonlar: Ca. Mg. Sr. Fe. Mn
Sertliğe neden olan Anyonlar: HCO3-- SO4-- C1-- SLO3--
Suyun sertliğine neden olan katyon ve bunlarla aynı dengede bulunan anyonlar.
Yeryüzüne inen yağmur suları bile sularda yer alan fazla miktarlardaki solitleri çözmeyi başaramaz. Suda bulunan çözünürlük özelliği toprakta bulunan bakterilerin etkeni ile hasıl olur.
Yağmur suyu ile hasıl olan bakterilerin etkisi; CO2 + H2O.......... H2 CO3.......H+ +HCO3-
Genel anlamda sert sular, kalker bulunan ve üst toprağın çok yoğun olduğu alanlarda yer alır. Buna karşılık olarak yumuşak ve gevşek toprak kalker bulunmayan yerlerde daha çok mevcuttur. Suların sert oluşu insan sağlığına kesinlikle hiç bir etki yapmaz ve sağlık sorununa neden olmaz. Ancak sert sular temizlik işlerinde ve genel bakımda sabun ve deterjan sarfiyatın de bulunmamıza yol açar.
Su Sertliklerinin Sınıflandırılma Aşaması
Su sertlikleri her bölgede farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Buda bulunulan ortamın jeolojik yapısı ile alakalıdır. Yer altı suları yüzey sularına göre daha serttir. Su sertlikleri genel olarak 10ppm CaCO3'den itibaren 1800 ppm CaCO3'e kadar farlılık gösterebilir.
Suların sertlik Dereceleri Şu Şekilde İfade Edilebilir
0=75: ppm CaCO3 yumuşak kıvamlı
76=150: ppm CaCO3 orta sertlikte
151=300: ppm CaCO3 sert kıvamlı
300 ve yukarısı ise ppm CaCO3 olması gerekenden fazla sert
Suyun Ph Değeri
pH değeri herhangi bir çözeltinin asitlik veya bazlık durumunu ifade eden ölçü birimidir. Çözeltilerin pH değeri 0 ile 14 arası değişmektedir. 0 - 7 arası asidik, 7- 14 arası ise bazik çözelti anlamına gelmekte olup, 7 nötrdür.
Suyun pH derecesi de 0'dan 14'e kadar olan değerleri almaktadır. 0 - 7 arası asidik, 7 nötr ve 7 - 14 arası alkali su olarak adlandırılmaktadır. Saf suyun pH derecesi 7'dir. Suyun asidik özellik göstermesi içeriğinde fazladan karbondioksit bulunması, alkali özelliği göstermesi ise fazladan kalsiyum bikarbonat ve alkali tuzları içerdiği anlamına gelmektedir. Ayrıca içeriğinde potasyum, kalsiyum ve magnezyum bulunması suyun asitlik derecesini düşürmektedir. Hafif alkali sular, insan sağlığı açısından daha verimli ve faydalıdır.
Doğada bulunan kaynak sularının pH değerleri içerdikleri maddelere göre oldukça farklılık göstermektedir. Suyun pH derecesi içerdiği hidrojen iyonu derişimine bağlıdır. Hidrojen iyonu derişiminin on kat değişmesi, pH değerinin bir birimlik değişimine karşılık gelir.
Hem doğal kaynaklarda hem de içme sularında suyun pH değeri hafif alkali veya nötr olmalıdır. Özel olarak, kaynak sularında en uygun pH değeri 6,5 ile 8,5 arası, içme sularında ise 6,5 ve 9,2 arası olmalıdır. Doğal kaynak suları için yasal düzenleme gereği kullanım izin aralığı 4,5 ile 9,5 arası olarak belirlenmiştir.
İdeal suyun pH değerinin yanında sertlik derecesi de sağlık açısından oldukça önemlidir. Sertlik derecesi suyun içeriğinde bulunan magnezyum ve kalsiyum miktarlarının toplamıdır. Az miktarda kalsiyum ve magnezyum içeren sular yumuşak olarak tanımlanır ve içimi oldukça iyidir. Fakat, vücuda yeteri miktarda mineral alınmamasına sebep olur. Türkiye'de kullanılan içme sularının sertlik dereceleri genel olarak azdır. Suyun sertlik derecesi gibi suyun pH değeri de kalsiyum ve magnezyum değerlerine bağlıdır.
Avrupa Birliği, içme suyu için 15 (FS) sertlik derecesini, Dünya Sağlık Örgütü ise 10 (FS) sertlik derecesini tavsiye etmektedir. En ideal içme suyu pH değeri ise 7,5 ve 8,5 arasıdır
Deiyonize Su Nedir?
Tanım: İyonlarından ayrıştırılmış saf suya deiyonize su denir.
Deiyonize kriterindeki su organik veya inorganik bileşenler barındırabilme ihtimali olan fakat iyonlarından ayrıştırılmış sudur. Yani ultra saf su deiyonizedir fakat deionize (iyonsuzlaştırılmış) tamamen saf olmayabilir. Bunun için kriter olarak iletkenlik kullanılır.
Suyun içinde çözünmüş ve kararlı olmayan elementler iyon olarak elektriksel yük taşır. İletkenlik değeri evrensel olarak siemens-metre birimiyle ölçülür.
Birim büyüklüğü olarak mikrosiemens kullanılır. Diğer kullanımları: microSiemens-centimeters, µS-cm, µS, microS, microsiemens...
Bu değerler 3 ayrı kategoride incelenir.
0 - 0,065 arası: ultra saf su, 1. kalite
0,065 - 10 arası: genel saf su, 2. kalite
10 - 30 arası: 3. kalite
Üretimi için RO ve reçineler kullanılır. Ayrıca yeni yöntem olarak elektrodeiyonizasyon (electrodeionization) ucuz ve kolay bir sistemdir. Detaylı bilgi için "üretim yöntemleri" yazısına bakabilirsiniz.
Sanayide elektriksel özelliklere karşı hassas olan cihazlar için kullanılır.
Tel erozyon tezgahları üzerinde direnç olarak gösterilen (MegaOHM) ve iletkenliğin tersi olan birim deiyonize suyla artar ve makinenin hızlı ve verimli çalışmasını sağlar.
Parfüm, yangın söndürme ve benzeri kimyasalaların üretiminde sprey etkisiyle iyonların bozunmaya yol açmaması için tercih edilir.
Buhar ve ısıtma - soğutma suyu çevrimlerinde metalle temas eden yüzeyin oksitlenmemesi için iyonsuz su koyulabilir.
Atık Suların Arıtılması
Atık suların arıtılması, günlük hayatta evsel veya endüstriyel ihtiyaçlar doğrultusunda kullanılan içilebilir suların belirli teknik aşamalardan geçirilerek tekrar kullanımını sağlama sürecine verilen addır. Atık suları arıtmak için kullanılan yöntemler genellikle üç ana başlık altında toplanabilir :
Fiziksel arıtım
Kimyasal arıtım
Biyolojik arıtım
Bu üç ana başlık haricinde ileri arıtma metotları adı altında toplanan daha karmaşık işlemler de kullanılmaktadır.
Atık suların arıtılması için kurulacak tesisler ve arıtma yöntemleri tamamen bölgeseldir. Tesis kurulumu için tüm maliyetler ve elde edilecek su miktarı hesaplandıktan sonra optimum çözüm yöntemi uygulamaya konur.
1 - Fiziksel Arıtım Yöntemleri
Bu yöntemde herhangi bir kimyasal ayırıcı madde veya bakteri kullanılmaz. Atık su pompalar aracılığıyla belirli fiziksel yapılar içerisinden geçirilerek kısmen temizlenir. Bu süreçte kullanılan malzemeler şekildedir :
Izgaralar : Bu sistemler su içerisindeki katı maddeleri süzmek amacıyla birincil olarak kullanılır. Kaba ızgaralarda çubuklar arası 4 cm ve daha fazla, ince ızgaralarda ise 1.5 - 3 cm arası olur.
Elekler : Bu sistemler ızgaralarda tutulan katı cisimlerden çok daha incelerini ayırabilmek için tasarlanmışlardır. Sabit ve döner olmak üzere iki ana çeşidi bulunmaktadır. Aralık bakımından üçe ayrılırlar : Kaba elekler (5 - 15 mm), ince elekler (0.25 - 5 mm), mikroelekler (0.020 - 0.035 mm).
Kum Tutucular : Adından da belli olacağı üzere ızgaralardan ve eleklerden kurtulabilen parçaları ayırmak için kullanılan son adımdır.Kum tutucuların tesise göre çok farklı tipleri bulunmaktadır.
2 - Kimyasal Arıtım Yöntemleri
Atık su arıtılmasında uygulanan fiziksel yöntemler ile suda çözünen maddeler ayrıştırılamamaktadır. Bu aşamada devreye kimyasal arıtma yöntemleri girer.
Nötralizasyon : Bu aşamada biyolojik arıtmanın etkili olabilmesi için, fiziksel arıtma yönteminden geçen atık suyun pH değeri ayarlanır.
Koagülasyon - Flokülasyon : Bu aşamaya gelen atık su, içine karıştırılan kimyasalların homojen ve hızlı bir biçimde dağılması işlemine sokulur.
3 - Biyolojik Arıtma Yöntemleri
Biyolojik atık su arıtma yöntemleri aerobik ve anaerobik olmak üzere ikiye ayrılır. Bu aşamada suyun içinde bulunan biyolojik olarak ayrılabilen maddeler, mikroorganizmalar tarafından besin olarak kullanılır. Bakterilerin yaşam döngülerine göre alınan besin, kendilerine enerji sağlar ve aynı zamanda ortaya çıkan yan ürünler de atmosfere gaz olarak salınır.
Atık suların arıtılması insanlığın yerleşik hayata geçmesi ve nüfus yoğunluğunun artması sonucunda çözülmesi gereken esas problemlerden biri haline gelmiştir. Popülasyon oranının sürekli fazlalaşması sonucunda problemin büyüklüğü ve ciddiyeti her geçen gün katlanarak artmaktadır. Doğada, herhangi bir şekilde insan müdahalesi olmadan gerçekleşen su döngüsü arıtma işinin gerçekleştirmektedir. Fakat, bu döngü sonucunda tüm popülasyonun yararlanabileceği ve problemi çözebilecek kadar temiz su elde edilememektedir. Bu nedenle insanoğlunun kirlettiği suyu tekrardan kullanabilecek hale getirmesi gelecek kuşaklar için oldukça fazla önem arz etmektedir.